GSK Genel Kurulu

Cumartesi günü Galatasaray Spor Kulübünün 2021 Olağan Genel Kurul Toplantısında kısa bir konuşma yapmayı tasarlamıştım ancak temas halinde olduğum bir arkadaşımın Covid testi bugün pozitif çıkınca Lütfi Kırdar'a gitmeme kararı aldım. Tasarladığım konuşmayı kısaca yazıya dökmeyi ve sizlerle paylaşmayı gerekli gördüm.

Sayın Burak Elmas ve yönetimi için zor geçmeye aday bir genel kurul söz konusudur. İbra olup olmayacakları hususunda yoğun bir tartışma sürmektedir. 

İlkesel olarak ibranın yönetimlere karşı silah olarak kullanılmasına karşıyım. Ancak bu sefer farklı bir durumla karşı karşıyayız. Farklılığın kaynağını seçim sürecinde verilen ve tutulmayan sözler oluşturuyor. Mali olarak yanlışlıkların öteden beri yapıldığını biliyoruz. Ama çalma çırpma yoksa mali ibrasızlık tercih edilecek bir durum olamaz. İdari ibrasızlık da sonuç üretmiyor. Öte yandan gidişat iyiye değil! İkilem büyük... 

İşin bu noktaya geleceği apaçık belliydi. Seçimin yapıldığı Haziran 2021'de Galatasaray'ın içinde bulunduğu koşullar bilinmesine rağmen gerçekleştirilmesi mümkün olmayan vaatler tek tek sıralandı. Bazı genel kurul üyeleri Sayın Elmas'ın başında bulunduğu kırmızı listeyi, bu vaatlerin yerine getirilebilir olup olmadığını hiç sorgulamadan sandıklara attılar. Mazeretsiz oylamaya gelmeyenler ve bu tercihi yapanların önemli bir kısmı, GS gibi bir kültür ocağında genel kurul üyelerinin bir sorunu bütün boyutlarıyla kavrama ve çözüm üretme yetisinin yeterince gelişmediğini sergilemiş oldular. Kimse alınmasın, gücenmesin, çıplak gerçek budur! 

Atatürk'ün 1925 yılında söylediği şu sözler kulağımıza küpe olmalıdır: "Birbirimize daima gerçeği söyleyeceğiz. Felaket ve saadet getirsin, iyi ve fena olsun, daima gerçekten ayrılmayacağız." Altı boş sözlerle umut yaymak da gerçeği örtmenin başka bir yoludur. İnsanları kandırmaya girer. 

Kandırmak da kandırılmak da "irfanı hür, vicdanı hür, fikri hür" olanların tarzı olamaz...

Mevcut yönetimin seçim stratejisi tamamen seçimi kazanmaya yönelikti. Oysa seçilmek amaç değil araçtır. Esas amaç doğru yönetmektir. Doğru yönetimi sağlayacak stratejiye sahip olmadıklarını; vaatleri gerçekleştirecek hiçbir hazırlıklarının olmadığını gördük! Kimsenin bunu yapmaya, yapıldığında da seyirci kalmaya hakkı yoktur!

Dışarıya karşı gösterdikleri uyum da içeride mevcut değilmiş... Mesela seçimin ertesi günü, "Kibir kaybetti, tevazu kazandı" twiti atabilen Sayın Rezzan Epözdemir gemiye en son binmişti ama ilk terk eden oldu. 

Ama üzerinde durmak istediğim esas konu, mevcut yönetimin ibra edilip edilmemesinden ziyade onu seçenlerin ibra edilip edilmemesine ilişkindir. Ben esas olarak onları ibra etmiyorum. Bu yönetim gider, başkası gelir. Başkasının da benzer bir şekilde gelmemesinin ve benzer sonuçların doğmamasının hiçbir garantisi yoktur. Popülist söylemlerin itibar gördüğü bir ortamda seçim sonucunun sağlıklı olması beklenmemelidir. Yönetmek için sevmek çok önemlidir ancak ondan daha önemlisi ehliyet ve hazırlıktır. Kimsenin sevgisini sorgulamak haddime değildir. Herkesin mesleki ehliyetine de büyük saygı duyarım. Ancak kulüp yönetim donanımı ve hazırlık konusunun yetersizliği açığa çıkmıştır. Hazırlık yoksa başarı da yoktur. Son seçimin en önemli dersi budur.   

Eğer bu ders doğru analiz edilmezse, kulübü içine girdiği sarmaldan çıkarmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.

Galatasaray'ın son kaynakları da geride kalan dokuz ayda heba edilmiştir. Bu, artık denizin resmen bittiğini işaret etmektedir. Bu gerçeğe göre davranılmadığı takdirde her geçen gün daha kötüsüne hazır olunmalıdır.

Sadece yeni bir yönetim kadrosuna ihtiyaç yoktur! Aynı zamanda yeni bir yönetim zihniyetine ve yol haritasına da ihtiyaç vardır!

İçinde bulunan koşulları camiaya doğru anlatabilecek, zorlu geçmesi muhtemel en az üç yıllık bir sürecin fedakarlıklarına üyeleri ve taraftarları ikna edebilecek kişilerin yönetime aday olması ve uyum içinde çalışmaları zorunluluğu vardır. 

Yöneticisiyle, üyesiyle, taraftarıyla mevcut koşulların dayatmasının bilincinde olunursa sorunun üstesinden gelmenin yolu açılır. Yoksa halimiz haraptır...

İlk adım olarak mevcut yönetimden beklentim Galatasaray'ın önünü açacak gerekli kararı almasıdır. Bu tercih, Galatasaray'ımızın birliğine, sorunlarının çözüm arayışına büyük katkı sağlayacak; aynı zamanda mevcut çatlakların büyümesi yerine küçülmesine hizmet edecektir. Böylece sayın başkan ve değerli yönetim kurulu üyeleri, sarı-kırmızı renklere olan sevdalarını en üst perdeden camiaya yansıtma şerefine nail olacaklardır.

Gerçeği dillendirmenin huzuruyla Genel Kurul Üyelerini ve tüm Galatasaraylıları saygıyla selamlıyorum. Kulübün şanlı tarihine yakışır bir genel kurul yaşanması dileklerimle...

Ahmet Yavuz  



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Terörle mücadele üzerine

Cumhuriyet'te yaşananlara ilişkin tavrım

Bende kalmasın herkes bilsin