Kayıtlar

Mayıs, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

28 Şubat algısı ve yargısı

28 Şubat algısı ve yargısı Ülke öyle bir tünele dönüştü  ki  içinden geçen her şey farklılaşıyor . Algı gerçeğin yerini alıyor.  28 Şubat  süreci ve  yargılamaları benzer bir algıya kurban edildi.  Algısı hakikate dönüştü. 28 Şubat,  kestirmeden söyleyelim; hiç de iddia edildiği gibi darbe değildir. Ülkede  12 Eylül sonrası din-devlet ilişkilerinde Atatürk Cumhuriyeti çizgisi dışına çıkılması sonucu; tarikat-cemaat yapılarının devleti  kuşatmasına kırmaya yönelik  bir adımdı. O günün yasal mevzuatı çerçevesinde Milli Güvenlik Kurulu’nun askeri  kanadın ın, tehdit olar ak gördüğünü , siyasi kanada anlatmasından  ve onları göreve davet etmesinden  ibaretti. Siyasi kanat da gelen bu talebi değerlendirdi ve kabul etti. Birtakım adımlar attı.  Bu süreçte askeri kanadın  içinde tavrı  ve tarzı yadırgan anlar oldu .  Bu tür nobran tavırlar  h ep olmuştur. Kimi siyasetçiler  ve bürokratlarda da olduğu gibi…   Hükümet kararlarının uygulanması esnasında kimi yanlışlar  da  yapıldı.  Bunlar dönem

“Biz ideali ve imanı götürüyoruz” diye başlayan yolculuk

“Biz ideali ve imanı götürüyoruz” diye başlayan yolculuk Galata rıhtımından akşamüzeri Rauf Bey tarafından uğurlandı. Bir motorla Kızkulesi açıklarındaki Bandırma vapuruna bindi. Vapur İtilaf kuvvetlerince arandı. Dudaklarından dökülen ise gelecekteki kurtuluşun sihrini açığa vuruyordu: “ Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe, silah kuvvetine dayanırlar. Bildikleri şey yalnız madde! Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar veren verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz, Anadolu’ya ne silah, ne cephane götürüyoruz; biz ideali ve imanı götürüyoruz! ” (U. Kocatürk, Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, AAM, s. 128) Yolculuk 16 Mayıs günü böyle başlamıştı. Bir gün önce İzmir işgal edilmişti. Ülke için kötü kendisi için fırsattı. Zira farklı bir bakış, arayış ve yol tutuşa hizmet edecekti… Bir şeyi net olarak görmüştü: Türkler Birinci Dünya Savaşında yenilmek suretiyle Dünya jeopolitiğinde stratejik bir öneme sahip yeni enerji kaynağı petrol bölgesinin dışına atılmışlardı. Ancak ellerinde Boğazlar kalmışt

İçerde ve dışarda savaş

İçerde ve dışarda savaş   İkinci Dünya Savaşından bu yana ABD’nin başını çektiği blok ile Sovyetler Birliği zamanında başlayan güç mücadelesi anılan Varşova Paktının çöküşüyle noktalandı ancak Rusya’nın toparlanmasıyla farklı bir şekil aldı. Birçok eski SB mensubu ülke taraf değiştirdi. Ukrayna’nın benzer talebine Rusya sert gücünü kullanarak karşılık verdi. Yaklaşık üç aydır Ukrayna sıcak çatışma alanı… Karşılaştığı başarısızlıktan sonra savaş planlarını revize eden Rusya henüz istediklerini elde edemedi. Daralttığı hedeflere de ulaşma garantisi yok. Hedefini Donbas olarak sınırlasa bile artık daha çok zorlanacaktır. Odesa bölgesine yönelik bir operasyona girişme olasılığı da zayıfladı. BALTIKLARDAKİ SOĞUK SAVAŞ Savaşın soğuk yüzü ise kendini Baltık Denizinde hissettirdi. İsveç ve Finlandiya NATO’ya katılma kararı aldılar. ABD başta olmak üzere bazı NATO ülkeleri bu iki ülkenin üyeliğini sağlamak için acele ediyorlar. Türkiye bu konuda zor bir tercih yapacak. Bu iki ülkenin NATO üyeli

Dip dalga büyüyecek

  Dip dalga büyüyecek Cumhuriyetin yüzüncü yılına bir kala bir dip dalga Türk siyasi hayatını derinden etkileyecek. Bu dalga cumhuriyet değerlerini korumaya yönelik ama rengini milliyetçilikten alan bir dalga… AKP’nin cumhuriyet değerlerini hiçe sayan ve kendi cumhuriyetini kurmaya yönelik adımları sonunda Türk milletinin uyanmasına yol açtı. Bunu sağlayan da örtük olarak yürütmeye çalıştıkları ümmetçi programı açığa vuran sığınmacılar oldu. Ekonomik krizi iliklerine kadar hisseden halkın sokaklarda karşı karşıya kaldığı manzaralar uyanışı hızlandırdı. Zihinlerde sorunu farklı algılamaya yol açtı. Açmaya da devam ediyor. Gerçek bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Sığınmacı sorunu tahammül sınırının çok ötesine geçmiş ve ulusal kimliğe karşı bir tehdit doğurmuştur. Erdoğan iktidarı ülkeyi ümmet-millet eksenli bir ayrışmanın eşiğine getirmiştir. İktidarı sürdükçe bu durum değişmeyecektir. Sığınmacı sorunu bu büyük yıkım projesinin önemli bir parçasıdır. Sadece bir parçasıdır… Atatür

Savaşın gidişatı

  Savaşın gidişatı Rusya-Ukrayna arasındaki savaş, her ne kadar iki ülke arasında yaşansa da gerçekte küresel bir güç mücadelesidir. ABD eksenindeki Batı’nın Rusya ile savaşıdır. Savaşta Batı cephesi dolaylı tutumu benimserken Rusya kendi doğasına uygun olarak doğrudan tutumu benimsemiş ve Ukrayna’yı kısmen işgale yönelmiştir. VEKÂLET SAVAŞI Bu boyutuyla savaş, taraflardan biri açısından vekâlet savaşıdır. ABD’nin Ukrayna’ya desteği 3,5 milyar doları aştı. Diğerlerinin yaptığı yardımlarla toplam tutar 5 milyar dolara yaklaşmıştı. Bu konuda çekinceli durduğu için eleştirilen Almanya da yardıma katkı verdi (Le Monde, 28 Nisan 2022). Her savaşta ülkeler dış yardım alırlar. Ancak anlaşılan Ukrayna’ya yapılan yardımlar savaşın başlangıcından çok önce başlamış. Bu ülke adeta savaşa hazırlanmış ve itilmiş gibi. Bunu ifade ederken Rusya’yı masum göstermek gibi bir kaygım yok ama bu gerçeği görmeden yapılan analizler gerçekçi değildir. SAVAŞIN GENİŞLEMESİ RİSKİ Barış için Ukrayna ka