Dip dalga büyüyecek
Dip dalga büyüyecek
Cumhuriyetin
yüzüncü yılına bir kala bir dip dalga Türk siyasi hayatını derinden
etkileyecek. Bu dalga cumhuriyet değerlerini korumaya yönelik ama rengini
milliyetçilikten alan bir dalga…
AKP’nin
cumhuriyet değerlerini hiçe sayan ve kendi cumhuriyetini kurmaya yönelik
adımları sonunda Türk milletinin uyanmasına yol açtı. Bunu sağlayan da örtük
olarak yürütmeye çalıştıkları ümmetçi programı açığa vuran sığınmacılar oldu.
Ekonomik krizi iliklerine kadar hisseden halkın sokaklarda karşı karşıya
kaldığı manzaralar uyanışı hızlandırdı. Zihinlerde sorunu farklı algılamaya yol
açtı. Açmaya da devam ediyor.
Gerçek bir
tehlikeyle karşı karşıyayız. Sığınmacı sorunu tahammül sınırının çok ötesine
geçmiş ve ulusal kimliğe karşı bir tehdit doğurmuştur. Erdoğan iktidarı ülkeyi ümmet-millet
eksenli bir ayrışmanın eşiğine getirmiştir. İktidarı sürdükçe bu durum
değişmeyecektir. Sığınmacı sorunu bu büyük yıkım projesinin önemli bir
parçasıdır. Sadece bir parçasıdır…
Atatürk
cumhuriyeti ile hesaplaşmaya dayalı, ortak kimliği ve kurumları tahribe ve
dönüştürmeye yönelik bu ümmetçi yaklaşım final adımına yaklaşırken nihayet kendi
karşıtını da doğurma aşamasına gelinmiştir.
Yeni dalga
bu karşıt adımdır. Nezaket abidesi(!) İç İşleri Bakanı uyguladıkları programı
çok iyi bildiği için Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a belleklere
kazınan çok kibar(!) tepkiyi vermiştir.
Yeni dalga
özünde cumhuriyeti koruma ve kollamaya yönelik bir sivil toplum hareketidir ve
öncülüğüne Prof. Dr. Ümit Özdağ soyunmuştur. Kendisi cesur bir tarzda sorumluluk
almış, parti kurmuştur. Kimilerinin kendi parti/ittifak çıkarını korumak
maksadıyla Özdağ’ın girişimlerini “tiyatro”
olarak nitelemesi; kimilerinin “ırkçılık”
yaftalamasında bulunması; kimilerinin “Saray’ın
oyunu” olarak görmesi; hatta birilerinin gülünç bir şekilde “Soros’un eli” olarak nitelemesi en
hafif deyimiyle ciddiyetsizliktir. Tehlikenin bilincine varamamış olmak ya da
tehlikeyi toplumun gözünden kaçırtmak maksatlıdır.
Milletin
kahir ekseriyeti ideolojik temelde cumhuriyetçidir. Siyasi olarak hepimizin
ortak siyasi kimliği olan Türklüğü korumaktan yanadır. Bu bağlamda
milliyetçidir. Farklı kimliklere saygı duysa da etnikçi yaklaşımlara karşıdır. PKK’dan
nefret eder. Ulusal bütünlükten yanadır. Laikliğin önemini kavramıştır.
Kadın-erkek eşitliğini içselleştirmiştir. FETÖ vb. yapıları dışlar. “Yurtta sulh, cihanda sulh”
taraftarıdır. ABD ve Batı’ya düşman değil ama oyunlarına karşı hassastır. Bilimsel
eğitimin bilincinde ve inanç hürriyetinin korunmasından yanadır; ikisinin
uyumuna özen gösterir. Bu vatanseverler farklı siyasi partilere gönül verse de
bu değer ve ilkeleri kapsayan cumhuriyeti savunur. Sonuç olarak milli ve
yerlidir. Özdağ bu tabloyu doğru okumuş ve cesaretle teşkilatlandırmıştır.
Yani mesele
sadece sığınmacı karşıtlığı ya da kimilerinin yaftaladığı gibi yabancı
düşmanlığı değil; Erdoğan iktidarının ideolojik, siyasi, sosyal ve ekonomik
düzlemde yürüttüğü yıkıcı programı tersine çevirmeye yönelik bilinçli bir
koruma/korunma hareketidir. Ümmetçiliğe karşı ulusçuluk, milletçilik…
Birkaç gün
önce Prof. Dr. Selçuk Şirin bir twitinde, Özdağ hareketini hafife alanları
uyardı ve Trump’ın iktidara gelişiyle arasında bağ kurdu. Ders gibi…
Nilgün
Cerrahoğlu, Cumhuriyet’te 8 Mayıs 2022 tarihli yazısında Almanya’dan örnek
verdi ve sığınmacı sorununda Merkel’in tavır değişikliğinin sebebini açıkça anlattı.
Devlet adamlığının tedbirle kendini göstermesi…
Bolu’lu bir
arkadaşım bir süre önce Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın halkta karşılık
bulan sığınmacı karşıtlığının sebebini anlamamı sağlayan eski bir alışkanlıktan
bahsetti: Bolu’da sokakta insanların yüksek sesle konuşmaları, tartışmaları hoş
karşılanmaz ve tepkiye yol açarmış… Sokaklarımız görgüsüzlük arenasına dönmüş
durumda…
Mahallemizde
oturan ve insancıl yaklaşımını bildiğim saygın bir tiyatro sanatçımız kısa bir
süre önce karşılaştığımızda, Bayram süresince gördüğü manzaralardan irktiğini,
artık farklı bir bakış açısına sahip olduğunu ifade etti. Hatta bu durumdan
kurtulup kurtulamayacağımızı sordu. Bakışlardaki değişim…
Dip dalga, Erdoğan
iktidarının “Kurtuluş’a evet, Kuruluş’a
hayır” diyen yaklaşımına karşı “hem Kurtuluş
hem de Kuruluş” yanlısıdır. O’nun politikasını değiştirmeyeceğini çok iyi
anlamıştır.
Dip dalga, “milli ve yerli” olmaktır. Cumhuriyeti
aslî rotasına tekrar kavuşturacak en geniş ittifak zeminidir. Sorumluluk
sahiplerinin bu eksende katkı vermesiyle büyüyecektir.
Dip dalga,
1920’lerin Saray İstanbul’una karşı Mustafa Kemal’in Direksiyon Ankara’sıdır. Cumhuriyet’in
yüzüncü yılında bu dalgayı büyütmek; Cumhuriyet’i hukuk devleti ekseninde, ulusal
kimlik ve bütünlük içinde gerçek demokrasiyle taçlandırmak sadece bizlerin
ellerindedir. Celadet gösterme zamanı…
Ahmet Yavuz
Çok doğru tespitler Sayın Yavuz. Teşekkürler. Saygılar
YanıtlaSilTeşekkür ederiz paşam, devamını bekliyoruz, TV lprogramlarina da sık sık çıkın lutfen
YanıtlaSilSizinleyiz paşam
YanıtlaSil