Kazakistan krizinin düşündürdükleri

Kazakistan kazanı kaynamaya devam ediyor, olaylar kısmen durulsa da içten içe devam edecek!

Her sorunun önce içsel, bununla etkileşim halinde olan dışsal boyutu vardır. Ulusal bir mesele aynı zamanda uluslar arası bir meseledir. Mesela savaşlar aynı zamanda iç savaştır. Bunları analiz etmek bilimsel bir yaklaşımla mümkündür. Bunun için her şeyden önce bilgi sahibi olmak gerekir.  Gelişmeleri değerlendirebilmek uzmanlığı zorunlu kılar. Milli gücün parametrelerine, karşıt güçlerin dinamiğine ve dış etkenlerle etkileşimine hakimiyet ister. 

Kazakistan'daki gelişmenin tabiatına gelince... İçeride bir sorun olduğu aşikar. Bu sorunun sınıfsal bir yanının var olduğu anlaşılıyor. Sorunun bu yanı iç uzlaşmayla çözülemezse dışarının içeriyi karıştırmaya elverişli olduğu açıktır. Tabii ki bir yanında Rusya, diğer yanında Çin, başka bir yanında Afganistan bulunan ve Batı'nın büyük yatırımına sahne olan bir coğrafya sahip olduğu yer altı zenginlikleriyle doğal bir rekabet alanıdır. İçinden geçilen kimlik inşa süreci yeni çatışmaları tetiklemeye elverişlidir. Yakın zaman önce değiştirilen alfabe, Türk kimliği ekseninde yeni yapılanma arayışının tarihsel sosyolojik yapıda yarattıkları ve bunların dışa yansıması... Çin'in Kuşak Yolu... Öne çıkan jeopolitik olgulardır. Bütün bunları doğru bir zeminde tartışmak uzmanlık gerektirir. 

Bu yazıda bu işlerin bizde yürütülüş şekline temas edeceğim...

Olayların başlangıcıyla birlikte özellikle televizyon ekranlarında birçok Kazakistan uzmanı(!) zuhur etti! Engin bilgileriyle hepimizi donattılar(!) Her konuda fikir ileri sürmek nasıl bir şeyse bizde çok yaygınlaştı. Tepki de almadıkları için aynı kişiler taraftarlarını aydınlatmaya devam edeceklerdir!

Ortaya sürülen haberlerin doğruluğu teyit edilmeden yapılan yorumlar kafaları karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Çapsız yorumlarla işin içinden çıkılmaz oluyor. 

Bu durumun toplumumuz için bir hastalık halini aldığını ileri sürmek yanlış olmaz. Liyakatsizliğin ekrana yansıması olarak da tanımlanabilir. Tabii geri planında siyasi ya da ideolojik konumlanmanın dayattıkları var. Emperyalizme karşısındaki tavır, milliyetçilik, İslamcılık, sosyalizm vb. yaklaşımlara göre yorumlar da farklılaşıyor. Körün fili tarifi gibi... Bunların dışında iktidar yandaşlığı ya da karşıtlığının dayattığı mecburiyetler öne çıkıyor. Sokak hareketlerinden etkilenme korkusu... Mahalleye yaranma, karşı mahalleye vurma ve darmadağın etme arayışı... Buradan hareketle bir menzile ulaşılamaz...

Depremden ekonomik krize, sığınmacı sorunundan Covid-19 virüsü salgınına, tarikat-cemaat meselesinden ABD-Rusya ilişkilerine kadar her konuda uzman olmak nasıl bir şeydir?

Diğer bir boyut, meseleleri tek bir nedene dayalı olarak açıklama arayışının yaygınlığıdır. Bilimsel olarak bir muhakeme nasıl yapılır? Bir sorunu doğuran asli neden nedir? Dolaylı nedenler nelerdir? Katkıda bulunan sebepler var mıdır? Oysa biliyoruz ki hepsinin etkisiyle ortaya bir bulamaç çıkmıştır ve bu bütünseli tek bir şeye dayalı olarak açıklamak mümkün değildir! 

İlginç olan diğer bir yan, aynı kişilerin aynı konularda iki farklı zaman diliminde birbirine zıt fikirler ileri sürebilmesidir. Fikri takip diye bir kavram vardır ama bizim semte pek uğramaz!  

Bazı ülkelerde gündemdeki konuya göre hiç tanımadığınız yüzleri TV ekranlarında görebilirsiniz. Filanca ülkede bir olay olduğunda farklı üniversitelerden ya da düşünce kuruluşlarından birkaç yeni yüz ekranlarda kendilerine sorulan soruları tevazu içinde yanıtlar. Her biri konusuna hakimdir. Bilgi sahibi olursunuz. Konu gündemden düşmüşse o kişileri bir daha ekranlarda göremezsiniz...

Bunları niye yazdım? 

Ülkemizin ciddi stratejik araştırma merkezlerine, düşünce kuruluşlarına, üniversitelerin sahici uzmanlar barındırmasına ihtiyaç var. Oysa son yıllarda parlak beyinler gözüne dışarıya dikmiş durumda...

Bunları sağlayamazsak içine girdiğimiz anafor bizi nereye savurursa oraya gideceğimizden ve kaderimizi başkalarının eline vereceğimizden kuşkumuz olmasın!

   

 



Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Terörle mücadele üzerine

Cumhuriyet'te yaşananlara ilişkin tavrım

Bende kalmasın herkes bilsin