Savaşın gidişatını etkileyen hataların kökeni

Geride kalan bir ayın sonunda Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin bazı çıkarımlarda bulunmak artık mümkün.

Bu yazıda savaşın gidişatına değinmekle birlikte esas olarak asker-siyaset ilişkilerinden kaynaklı boyuta odaklanılmıştır.

Normalde siyasi irade bir siyasi maksat ve/veya bunu sağlayacak hedefi ortaya koyar. Varsa tahditlerini direktifine dahil eder. Askeri otorite de bu maksadı sağlayacak askeri hedefleri belirler. Planını yapar, onay alır ve uygulamaya girişir. Bütün bu süreçte en önemli mesele tarafların özgürce kendilerini ifade etmeleri ve karşılıklı beklentilerini açıkça ortaya koyabilmeleridir. Bir savaşta siyasi maksadın açık ve askeri hedeflerin net olmasına ihtiyaç vardır. Daha önemlisi askeri hedef ele geçirildiğinde siyasi maksat sağlanmış olmalıdır. Bunun için kaçınılmaz olan amaç-araç dengesinin sağlanmasıdır. Buradaki bir dengesizlik başarısızlığa baştan mahkum olmayı getirir. Ya da başarı tesadüflere bağlı kalır. Bu süreçte kötümser senaryolar esas alınmalı, iyimserlikten uzak durulmalıdır.

Tabii savaşa ilişkin haklılık, meşruluk, zorunluluk gibi tayin edici faktörler bu yazının kapsamı dışındadır. Ancak Putin'in ne dış dünyayı ne de Ukrayna'daki gelişmeleri doğru kavramadığı artık meçhul değildir. Savaş kararıyla hem Batı kampını birleştirmiş hem Ukrayna ulusal kimliğinin belirgin bir şekilde kuvvetlenmesini sağlamıştır. 

Bu yüzden Donbass'ı koparacak, Kırım'daki duruma meşruiyet kazandıracak bir müdahale yerine imkân ve kabiliyetlerinin ötesindeki bir hedefe yönelmiştir. Geride kalan bir ayda bu kadar zorlanmasının sebebi budur. Rusya'nın gücünün ötesindeki hedeflere yönelme eğilimi yüksektir. Son örneği Ukrayna Savaşı olmuştur. Bu konuda Yavuz Alogan'ın "Rusya'yı hissetmek" başlıklı makalesini okumanızı öneririm (Veryansıntv, 25 Mart 2022).

İKİ KRİTİK SORU

Putin tarafından belirlenen siyasi maksat askeri gücün kullanılmasıyla sağlanabilir mi? Bu sorunun cevabı evet ise bunun için yeterli askeri güç var mı? 

Önce bu iki hususun açıklığa kavuşturulması gerekirdi. Yapılmamış olduğu anlaşılıyor. Yapıldıysa da yüksek komuta heyetinin fikirleri dikkate alınmamış demektir. Belki yapıldı ve siyasi irade olası riskleri üstlendi. Bunları bilmiyoruz. Sonuçtan yola çıkarak sağlıklı bir asker-siyaset yapısıyla karşı kaşıya olmadığımızı anlıyoruz.

Biraz ayrıntıya girelim...

Savaşın siyasi maksadı “Ukrayna’nın NATO üyeliğini engellemek, onu tarafsız kılmak; Donbass bölgesindeki iki cumhuriyetin özerkliğini ve Kırım’daki fiili duruma meşruiyet sağlamak” olarak belirlenmiş olmalıdır. 

Bu maksadın örtük vasıtalarından birinin de Ukrayna’da kendisine müzahir bir siyasi yapıyı iktidara getirmek olduğu açıktır. Putin'in Ukrayna Ordusu mensuplarına yaptığı "darbe yapın" çağrısı, bu arayışın bir parçası olsa gerektir.  Bu çağrı aynı zamanda Gerasimov Doktrinine uygun bir Düzensiz Savaş örneğidir (Bkz. Ethem Büyükışık, Düzensiz Savaşlar, Kırmızı Kedi). Oysa o ordu direniyor.

Rusya açısından bu siyasi maksadın bir askeri kuvvetle elde edilmesi ancak bütün Ukrayna’yı işgal ederek mümkün olurdu ki bu, tam bir batağa girmek demekti. Daha yakın hedeflere yönelerek maksadını sağlamaya girişti. Ordu'dan bunu talep eden siyasi maksat sorgulanmalıdır. Çünkü ulaşılabilirliği tartışmalıdır. Bu noktada hem siyasi hem de askeri planlama hataları görüyoruz.

STRATEJİK HATALAR

Yapılmakta olan askeri harekâtın siyasi maksadı sağlama imkân ve kabiliyeti var mıdır? Bu soruyu savaşın sonunu görmeden yanıtlamak riskli olmakla birlikte tartışarak yanıt arayalım.
Bu tartışmayı yaparken stratejinin üç atlısını zemin olarak kullanacağız: Zaman, mekan, kuvvet... Bu kavramlara uygun hareket edilmiş mi, birlikte bakalım.

Kamuoyuna yansıyan bazı bilgilere göre harekâtın 15 günde tamamlanması öngörülmüştü. Oysa bu sürenin iki katı zaman zarfında siyasi maksat henüz sağlanamamıştır. Peki elde edilen nedir? 

Yani mekan bize ne demektedir?

Donbass bölgesi bir ölçüde kontrol altına alınmış, Azak denizi kıyısı elde edilmiş ve Kırım ile fiziki bağlantı kurulmuş; Kiev’e yönelik eksik kuşatma sağlanmış; Karkov bölgesi de doğusundan kontrol altına alınabilmiştir. Ukrayna silahlı kuvvetlerinin bir kısmı imha ve bazı askeri tesisler de tahrip edilmiştir… 
Bütün bunlar henüz arzu edilen maksadı sağlayamamıştır.

Kuvvet boyutuna gelirsek...
Mevcut kuvvetlerin yanlış kullanıldığını baştan söyleyelim!

Rusya’nın mevcut kara kuvvetinin yaklaşık yarısından fazlasını Ukrayna’da kullanıldığı anlaşılmaktadır. Kullanılan kuvvetlerin manevrasına  bakıldığında üç ayrı bölgeden (kuzey-güney; doğu-batı; güney-kuzey mihverleri) ilerlemeye çalıştığı, dolayısıyla bir bölgede sıklet merkezi oluşturamadığı görülmektedir. 
Bu manevraya bakıp 15 günde siyasi iktidarı değiştirme ve Ukrayna’da Batı karşıtı bir iktidar yaratma maksadını tahakkuk ettirilemeyeceği açıkça ileri sürülebilir.

DAHA FARKLI OLABİLİR MİYDİ

Peki ne yapılsaydı bu sağlanabilirdi?
 
Başarısızlık ihtimali olmasına rağmen farklı iki hareket tarzı tercih edilebilirdi. 

Birincisi, kuvvetin asli unsurları yıldırım hızıyla Kiev’e yönelir ve Ukrayna iktidar merkezi ele geçirilirdi. Oysa Kiev'e yönelik harekât son derece yavaş gelişmiş ve hatta durmuştur. Muhtemelen zayiat kaygısıyla içine nüfuz etmekten kaçınılmaktadır.

İkinci hareket tarzı olarak Ukrayna’nın Azak Denizi yanında Karadeniz ile de bağlantısı kesilebilir, Donbass bölgesi ele geçirilerek ve oturup beklenebilirdi.

İkisi de yapılmadı. İkisinin karması yapıldı. Kuvvet dağıtıldı.

Gelinen aşamada Rusya için harekât doruk noktasına ulaştı. Sonuç alma yeteneği giderek düşecek buna mukabil yıkıcılığı artacaktır.

ASKER-SİYASET İLİŞKİSİ SORUNLU

Bütün bunlar bizi asker-siyaset ilişkileri açısından önemli bir sonuca götürmektedir: Rusya’da asker-siyaset ilişkileri olması gereken kapsamda değildir.
Zira siyasi irade sadece askeri güç kullanılarak elde edilmesi mümkün olamayabilecek bir görev vermiştir. Bu husus belli ki yeterince aralarında tartışılmamıştır. Belki de bu tartışma kültürü yeterince yerleşmemiştir.
Üst komuta kademesi de bu belirsizlik içinde askeri gücü uygun kullanamamıştır.

Askeri ve siyasi otoriteler birbirine yapışmamalı, birbiriyle uyumlu ama mesafeli olmalıdır. İkisi birbirinden farklı yönlere baktığında ya da birbirine yapıştığında hata kaçınılmaz olur ve ulusal çıkarlar zarar görür. Burada ikisinin birbirine yapışma hali söz konusudur. Hatanın kaynağı burada aranmalıdır.

Benzer çıkarımı Suriye örneğinden yola çıkarak kendimiz için de yapabiliriz.

SONUÇ

Bundan sonra ne olacağı belirsizdir. Daha büyük zayiat, daha büyük yıkım kapıdadır. ABD bu savaşı durdurmak maksadıyla tek bir adım atmamaktadır. Onun meselesi Rusya'yı yıpratmaktan ibarettir. Ukrayna halkının çektiği acıyı hissettiğini hiç sanmıyorum. AB de savaşın yüküne ortak olmakta ancak durdurabilecek samimi adımları atamamaktadır. Savaş çok uzun sürmese de biraz daha kan akıtmaya devam edecektir. 

Ahmet Yavuz

Yorumlar

  1. Hava kontrolü sağlanmadan Gostomel Havaalanı'na yapılan paraşüt indirme harekatı, 64 kilometrelik sıkışıklığa yol açan konvoy, bataklığa saplanan tanklar... Rus ordusu harekatın başlamasının üzerinden geçen bir ayda gerçekten de çok kötü bir performans sergiledi.

    Rusya silahlı kuvvetlerinin nitelikli personel, harbe hazırlık eğitimi, harekât ve lojistik planları, istihbarat vb eksikleri ve zaafları var gözüküyor. Ama esas sorun bu değil. Rusya silahlı kuvvetleri komuta heyetinin devlet yönetimi nezdinde itibarı yok, söz hakkı yok.

    YanıtlaSil
  2. Haklısınız doğrudan kieve girilse yönetim merkezi ele geçirildiği için psikolojik üstünlük sağlanabilir Ukrayna'nın direnci kırılabilirdi.görünen durum amerikanın işgali Zamana yayarak başarılı olduğu..

    YanıtlaSil
  3. Dogrudan Kiev'e girseydi,ozaman Lunask ve Donbast'a ozgurluk veya oradaki rus azinligin haklarini koruma amaciyla yapildigi soylenen bu harekat olmayacak direk Ukrayna'yi isgal herketi gibi gozukmeyecekmiydi?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Terörle mücadele üzerine

Cumhuriyet'te yaşananlara ilişkin tavrım

Bende kalmasın herkes bilsin