Henry Kissinger'in Liderlik kitabı üzerine-1
Kissinger’in Liderlik kitabı üzerine
Henry Kissinger’in
yazdığı, Dünya Stratejisiyle İlgili Altı Ders alt başlıklı Liderlik kitabı (Runik
Kitap, Çev: Ebru Kılıç, 2022) gerçekten okunmaya değer zira zengin bir içerik
sunuyor. Yazar, doğrudan içinde bulunduğu olaylara yön veren liderleri analizi yanında
özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında tanıklık ettiği gelişmeleri arı bir dille
öykü tadında aktarıyor.
Yazar’ın
liderliğe olan ihtiyacı yaşamsal gördüğünü anlıyoruz: “Liderlik olmazsa kurumlar yoldan çıkar, uluslar giderek oyun dışında
kalmaya başlar ve nihayet felaket kaçınılmaz olur.” (S.13). Tabii bu
niteleme pozitif ya da iyi liderler için geçerli. Zira negatif ya da kötü
liderler de kurumları çökertebiliyor, ulusları oyun dışında bırakabiliyor… Yazar
da olumlu liderleri esas aldığı için bu konuya sadece değinmekle yetinelim.
Kissinger’e
göre, lider iki eksenin kesişim noktasında düşünür. İlki geçmiş ile gelecek
arasında bir konumdur. İkincisi liderlik ettiği insanların ebedi değerleriyle
hevesleri arasındadır.
Liderlerin karşı
karşıya kaldığı analiz etme zorluğu kitapta şu şekilde dillendirilmiş: Bu
analizin; toplumların tarihlerine, âdetlerine ve yeteneklerine dayanarak
gerçekçi bir değerlendirmeyle başlama zorunluluğu vardır. Liderler geçmişten
öğrendiklerini, belirsizlik içeren geleceğe dair sezdikleriyle dengelemek
durumundadırlar. Liderlerin hedefler koymalarını ve stratejiler belirlemesini
sağlayan bu sezgisel yön kavrayışı olarak nitelendirilmiştir.
Bu
stratejiyi doğru kavrayan ve uygulayan bir yakın çevre de liderler için hayati
önemdedir. “Liderler çevrelerindeki
insanların nitelikleriyle göklere de çıkarılabilir, yerin dibine geçirilebilir.”
(S.14)
Yazar’a hak
vermek adına Atatürk’ün Medeni Bilgiler
kitabında tanımladığı gibi, büyük komutanların en önemli vasıflarından birini “iyi insan tanıma” olarak nitelediğini ve
işleri liyakat sahibi olanlara emanet etme alışkanlığını anımsayalım.
Yazar, bir
liderin taşıması gereken hayati özellikleri (nitelikleri) ise üç noktada
toplamış: geçmişle gelecek arasında köprü kurmak, cesaret ve karakter…
“Cesaret, karar anında erdemi davet eder;
karakterse uzun bir süre boyunca değerlere sadık kalma imkânı sağlar.” (S:14)
Cesaretin
risk alma kavramıyla, karakterinse değerler ve değerlerden neşet eden ilkelerle
bağlantılı olduğunu biliyoruz. Bu iki kavram bizi, liderin adanmışlığına
götürüyor. Davasına adanmışlık…
Yazar,
liderliğin özellikle değerlerin ve kurumların önemini yitirdiği, gelecek
kaygısının ağır bastığı geçiş dönemlerinde yani kriz zamanlarında gerekli olduğunu
vurgulamaktadır. Bu gibi dönemlerde liderler baskı altında yaratıcı düşünmeye
ve teşhis koymaya davet edilir: “(…)
Geçmişten alınan hangi mirasların korunması, hangilerinin terk edilmesi
gerekir? Hangi hedeflere bağlı kalmak gerekir, hangi öneriler ne kadar baştan
çıkarıcı olursa olsun, reddedilmelidir? (…)” (S.15)
Çeşitli
kısıtlamalar, içinden geçilen zaman dilimi, rekabet ortamı liderleri risk
yönetimine götüren etmenlerdir. Bunun için liderlerin doğru kurgulanmış bir stratejiye
ihtiyaçları vardır. Yazar, işin doğası gereği stratejik liderliği bir ip
üzerinde yürümeye benzetmektedir.
Liderliğin
paradoksunu ise bilgiyle ilişkisi olarak belirlemektedir zira lider başlangıçta
bilgi yetersizken en geniş çaplı kararları almak durumundadır; bilgi
çoğaldığında ise eksik bilgiyle verdiği kararlardan dolayı manevra alanı artık
daralmıştır. Bu durumda zamanın doğru değerlendirilmesinin önemi öne
çıkmaktadır. “Zamanı kötü kullanırsanız
sınırlar kendisini dayatmaya başlar. Elde kalan seçeneklerin en iyisini bile
uygulamak çetrefil bir hâl alır, başarının menfaatleri azalır, başarısızlığın
riskleri ağırlaşır. Liderin içgüdüsü (Ben
sezgisi demeyi tercih ederim. AY) ve
muhakemesi işte bu noktada esastır.” (S.16)
Bu noktada
W. Churchill’den iki önemli alıntı yapmış; ilki: “Devlet adamlarından sadece basit meseleleri halletmeleri beklenmez. Bu
sorunlar sıklıkla kendi kendisine hallolur. Dünyayı kurtaracak karar alma
fırsatı, denge sallantıya girdiğinde, boyutlar sis perdesi altında kaldığında
kendini gösterir.”
Lider hayati
ya da öncelik verdiği önemli birkaç işle ilgilensin demiş…
Churchill ikinci
olarak, liderin zorluklara nasıl hazırlanması gerektiğine ışık tutmuş: “Tarihi incele, tarihi incele, devlet
işlerinin bütün sırrı tarihte yatar.”
Yazar ise
buradan hareketle kendi çıkarımını aktarmış: “Muhakkak tarih bilgisi temel gereksinim olsa da yeterli değildir. Bazı
meseleler sonsuza dek ‘sis perdesinin ardında kalır’, bu, çok okumuşları ve
tecrübelileri bile ürkütür. Tarih benzetmeler yoluyla, benzer durumları
seçebilme becerisi sayesinde ders verir. Ama tarihin verdiği ‘dersler’ özünde,
liderlerin tanımakla sorumlu olduğu tahminlerdir.” (S. 17)
Lider,
stratejisini belirlerken tarihe bakar, mevcut bilgilerin sınırlarını
sezgilerinden de esinlenerek zorlamak suretiyle bir karar verir. Ama geçmişi
tecrübe edemez. Sadece tahayyül eder. Dolayısıyla önemli siyasi tercihler ve
akıllıca kararlar tek bir değişken yerine siyasal, coğrafi, teknolojik ve
psikolojik kavrayış biçimini gerekli kılar; bunların hepsi de bir tarih
içgüdüsüne dayanır. (S. 18’den)
Kissinger, mükemmel
liderlik örneklerini ‘devlet adamı’ ve
‘çığır açıcı lider’ olarak ikiye
ayırmış.
Devlet adamı
olarak gördükleri arasında Gladstone, Disraeli, Palmerston, Bismarck gibi 19.
Yüzyıl; Theodore ve Franklin Roosvelt, Mustafa Kemal Atatürk, Jawaharlal Nehru
gibi 20. Yüzyıl liderlerini saymış.
Yazar’ın bu
iki liderlik grubunun ayrımında birinci gruptakileri evrimci, ikinci gruptakileri
devrimci olarak nitelendirdiği izlenimi edinmek mümkün. Ancak bu durumda
Mustafa Kemal Atatürk için ‘çığır açan
lider’ tanımlamasının daha uygun olduğunu ifade etmek yerinde olacaktır.
Bu genel
çerçeve içinde, Kissinger altı lideri (Konrad Adenauer, Charles de Gaulle,
Richard Nixon, Enver Sedat, Lee Kuan Yew, Margaret Thatcher) kendi özgün
koşulları içinde incelemiştir.
Kissinger bu
incelemede, lider-olay-olgu bağlamında ortaya çıkan stratejilerin uygulanmalarını,
sürtünmelerini, doğurduğu olumlu ve olumsuz sonuçlarını derinliğine anlamaya
katkı sağlıyor.
Müteakip
yazılarda incelemeye konu olan liderleri sırayla ele alacağız. Son yazıda ise
kitabın sonuç bölümüne yer vereceğiz.
Ahmet Yavuz
Yorumlar
Yorum Gönder