Normalleşme ama nasıl?

 

Normalleşme ama nasıl?

Son dönemin moda tabiri oldu. Gerçekten normalleşmek lazım. Ama nasıl?

Tek bir yolu var: Mevcut hukuk sisteminin adalet dağıtmasını sağlamak. Yetmez! Öncelikle yargı eliyle yapılan adaletsizlikleri ortadan kaldırmak gerekir.

Mesela 28 Şubat Davası gerçek delillere göre yeniden görülmelidir ama önce bir yılı aşkındır Adli Tıp Kurumunun “hapiste tutulmaları uygun değildir” raporuna rağmen beş hükümlü salıverilmelidir! 28 Şubat’ın darbe olduğu yalanına son verilmelidir. 

Mesela Balyoz Davasında beraat kararları bozularak uydurma bir “suç için anlaşma”, suçlamasıyla yeniden yargılanan altı masum subayın yargılaması düşürülmelidir!

Emekli Amiraller Duyurusu” dosyasında verilen beraat kararına Cumhurbaşkanlığı avukatlarınca yapılan temyiz başvurusu geri çekilmeli, mahkemenin kararı istinafta gecikmeden onanmalıdır!

Gezi Davasında yeniden yargılama yapılarak olmayan suçlardan verilen cezalar iptal edilmelidir!

Başka benzer davalar da var, iktidarın siyasi amaçlarına uygun olarak yürütülen…

15 Temmuz darbe davalarında Mustafa Önsel’in deyimiyle kanlı çuvala haksız olarak atılan birçok askerin durumu üzücü.

Bunun çeşitli sebepleri var: Yeni bir TSK yaratma arayışının bir yansıması olarak toptancı bir yaklaşımın yargılamalara egemen olması…                                                        Atatürkçü değerleri benimsemiş askerleri tasfiye etme arayışının sonucu olarak FETÖ’cü askerleri bulup yargılamak ve tasfiye etmek amacının ötesine geçilmesi…                                                                                                                                              Kimi husumetlerin kimi savcı ve hâkimlerin kararlarına yansıması...                                 Kimi yargıçların iktidarın hışmına uğrama korkusu, kimilerinin ‘yanlışları Yargıtay düzeltsin’ ürkekliğiyle kararlar vermesi…                                                                  

Bütün bunlar ülkeye çok pahalıya mal oldu, olmaya da devam ediyor…

Bu yanlışlıkları inceleme olanağı bulduğum 2. Zırhlı Tugay (Kartal), Malatya, İslahiye, Manisa, Sakarya davalarının tamamında görmek mümkün.

Son olarak Sakarya davasında anlaşılmaz mahkûmiyet kararları verildi. Dosya yeniden Yargıtay’a gitti.

Ceza alması gereken ve askerleri önce tatbikat adı altında kışlalara çağıran, sonra kendi kirli amaçlarına alet ederek görev adı altında onları hükumet konağına yollayan iki baş sorumlu sözde komutan cezalarını aldılar. Onlarla işbirliği içinde olan, darbeye hizmet ettikleri açık olan başkaları da var ve onların da ceza aldıkları anlaşılıyor. Bu kişilerin hepsinin FETÖ ile bağları tespit edilmiş ve cezalandırılmışlar. İyi ve güzel bir durum…

Peki, anılan terör örgütüyle hiçbir bağı tespit edilmediği halde sadece kendisine verilen emri yerine getirerek sokağa çıkan, hiçbir olaya karışmamış, işin mahiyetini kavradığında da ya kışlasına dönmeyi ya da polise giderek teslim olmayı tercih etmiş olanların suçu nedir ki cezalandırılmışlar!

Ege Ordusu Komutanlığının yaptırdığı ve mahkemeye sunulan idari tahkikat raporu dikkatle incelendiğinde hemen hemen herkesin o meşum gecede ne yaptığı açıkça ortaya konmuş. Oysa idari tahkikat sonuçlarının pek dikkate alınmadığı anlaşılıyor…

Yargıtay’ın özenli olarak dosyayı ele alması gerekiyor.

Ancak gerçekten bir normalleşme arayışı varsa meseleye Abdülkadir Selvi’nin baktığı gibi, “Kavala’yı hapiste tutmanın AK Partiye ne faydası var”, zaviyesinden bakmanın; CB Erdoğan’ın tabiriyle “yumuşamanın”, taraflara ve ülkeye hiçbir faydası olmayacaktır!

Yapılacak iş, haksız verilen penaltılarla skor 5-0 olduktan sonra, “bundan sonraki maçlara bakalım” demek değildir; skorları sıfırlama, maçı yeniden oynatmaktır.

Yani yeniden yargılama yapmak, suçluyla suçsuzu ayıran kararların verilmesini sağlayacak yapıyı oluşturmaktır.

Gerisi sadece zaman kazanmaya alet olmaktır…

Ahmet Yavuz 

Patronlar Dünyası, 13 Mayıs 2024    

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Biz kimiz?

Liderlik ve strateji üzerine

Lozan'ın başarı ölçütü ve günümüzün asli görevi